Bazen insan ‘Seni seviyorum’ diyemez. Sadece ‘Sana da iyi geceler’ demekle yetinir.
Adın ki en güzel kelimedir dağarcığımda ne zaman ansam; kelimelerim kendini asar darağacında.
Bana ışığın kıymetini göstermen için dünyamı karartmana gerek yok.
Hani beraber geçirdiğimiz günlerde güldüğümüz o yerler var ya hazan rüzgarlarına teslim olmuş bugünlerde.
Karanlıklarda ve yağmurdan korkardım eskilerde. Şimdi ise karanlıklar sırdaşım, yağmurlar gözyaşım oldu.
Gül şimdi ağlayan gözlerime bakarak gül. Yarınların için gül çektiğim acılar için gül sen hep gül beni düşünme gülüm.
Eyvallah ne güzel bir sözdür. Bazen kabulleniş, bazen boş veriş, bazen yol veriş; ama sonunda hep bir rahata eriş.
Bence sen aşkı sadece çok sevmek olarak algılıyorsun. Oysa karşılıklı sevmektir aşk… Karşılıklı sevmek ve kavuşamamaktır.
Çok farklı bir durumdur ayakkabısı yırtık bir çocuğun okulda gün boyu ayakkabısını saklamaya çalışması.
Başkasını sevmen, bana acı verir mi sandın? Sen beni de sevmemiştin ki zaten. Çocuktum işte, öyle inanmıştım ki döneceğine.
Ağlayan gecelerimin melodisi oldun mu hiç? Ağlayan gözlerimi sildin mi hiç? Ağlatmak için mi buldun beni insafsız.
İhanete uğramış kalbim buruk olsa da nefretim peşinden gelecek bunu unutma nereye gidersen git lanet ettiğim her şey üstüne gelecek.
Ağlayan gözlerim bir gün mutlu olacak o zaman sen ağlayacaksın benim mutlu olduğumu görünce kahrolacaksın.
Güzel olsan da kalmaz bu dünya mecnun olsan da güvenmem artık sana artık herkes kendi yoluna ben seçtim yolumu sana elveda.
Uğruna ödediğin bedeller, mutluluğuna gölge düşürüyorsa, hak ettiğin mutluluk sana biraz pahalıya mal olmuştur.
Bilsem ki bir daha hiç dönmeyecek, bilsem ki gözyaşım hiç dinmeyecek, utanmam sıkılmam mutsuzluğuma, şimdi sensiz cehennemde yaşlanacağım.
Ah be çocuk ah. Seninki, masalda ki pamuk prensese âşık olmak değil. Uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek.