Uzun bir yol yürüdüm bir toplumla birlikte. O uzun yol, vara vara bir utanca vardı.
“yıllardır hep aynı sabah”
Sıla beni o kadar güzel özetliyor ki; her gece daha yorgun, her sabah daha kırgın.Böyle Sanki Kervan Gelmiş Herkesi Almışta
Bi Beni Bırakmış Gibi Bir Sabah..
Ah, nasıl bir sabah bu? Hayatın aptallığına uyandırıyor beni.
her sabah taze bir ümitle uyananlar, hiçbir kapıya kilit vuramayanlar, sevginin her şeyi değiştireceğini düşünüp sevdikçe hiçbir şeyi değiştiremeyenler.
Gözünü açıyorsun,
Sabah…
Bir göz kırpıyorsun,
Akşam…
Erteleme hiçbir şeyi;
Senden hızlı koşuyor zaman… Sabah, ıstırap çeken kalplerin akşamıdır.
Sabah kalktığında hayatta olmanın nasıl bir ayrıcalık olduğunu düşün..Nefes almanın, düşünmenin, zevk almanın, sevmenin..
Her akşam ölüyor ve her sabah doğuyordum.
Keşke her sabah,
Güneşten önce yüreklere merhamet ve vicdan doğsa….!! Yapılacak en güzel şey; sabah uyanıp önce kendinden, sonra ne varsa uzaklaşıp bir daha gelmemek üzere yola düşmek.
Fabrika bir ejderhaydı ; her sabah insanları yutan, akşamları yorgun insanları kusan.
Gece mutluluktan sabah vicdan azabından ağlıyordum.
Sabah kalktığında hayatta olmanın nasıl bir ayrıcalık olduğunu düşün..Nefes almanın, düşünmenin, zevk almanın, sevmenin…”
webtoz.com